26 Haziran 2019 Çarşamba

Mevlana Hakkıda Bilgi

Mevlana, 1207 yılında bugünkü Afganistan, o dönemde İran sınırları içerisindeki Horasan eyaletinin Belh şehrinde dünyaya gelen ünlü felsefecidir. Annesi Belh emiri Rükneddinin kızı Mümine Hatundur. Babası Belh şehrinin ileri gelen bilginlerinden olup, bilginlerin sultanı unvanını almış olan Hüseyin Hatibi oğlu Bahaeddin Veleddir. Babası Sultanü-l Ulema Bahaeddin Veled bazı siyasi olayların ve yaklaşmakta olan Moğol istilasının nedeniyle Belh şehrinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Öncelikle Nişabura gitmişler, orada Mutasavvıf Ferüddin Attar ile karşılaşmışlardır.
4 yaşında babasından felsefe, filoloji ve din dersleri almaya başlar. 1214 yılında Bağdat’a, 1218 yılında Konya – Karaman’a göç ederler ve babası Bahaeddin Veled için Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat tarafından Konya’da medrese (akademi tarzında okul) yapılır.
Batıdaki Anadolu Selçuklu topraklarına Rum diyarı denildiği için isminin sonuna “Rum-i” (Rum diyarında yaşayan) eki alır. Babası Bahaeddin Veled öldükten sonra (1231 yılında) akademide ders vermeye başlar. Sevgi ve saygı göstergesi olarak öğrencileri ve sevenleri tarafından “Mevlana” (Efendi) lakabı verilir. Böylece ismi ünvan ve sıfatlarla birlikte tam olarak “Mevlana Muhammed Mustafa Celaleddin-i Rum-i” olur. Türkçe konuşulan yerlerde ve İran’da kısaca Mevlana denilmektedir. Anadolu´nun en bilinen evliyalarından olan Mevlana Şems-i tebrizi ile yakın dostluk kurmuştur.
Mevlânâ eserlerini çoğunlukla Farsça kaleme aldı ancak bunun yanı sıra nadiren Türkçe, Arapça ve Rumca kullanmayı da tercih etti. Konya'da yazdığı Mesnevî, Fars diliyle yazılmış en büyük şiirlerden biri olarak kabul gördü. Eserleri yazıldığı orijinal hâliyle günümüzde hâlen Büyük İran'da ve Farsça konuşulan yerlerde okunmaktadır. Eserlerinin çevirileri ise özellikle Türkiye, Azerbaycan, ABD ve Güney Asya'da yaygın bir şekilde okunmaktadır. Mevlana 17 Aralık 1273 günü 66 yaşında Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.
evlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna Şems'de "mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü.
Mevlâna, Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkûbî ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizî'nin yerini doldurmaya çalıştılar.
Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna, 17 Aralık 1273 Pazar günü Hakk' ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını Mevlâna'nın vasiyeti üzerine Sadreddin Konevî kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevî çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine, Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Sıraceddin kıldırdı.
Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu.



20 Haziran 2019 Perşembe

Ashab-kehf

Ülkemizde dört, dünya da ise toplam 33 mağarası bulunan Ashab-Kehf, birçok inanışta mevcut. Ölümsüz bir uykunun hikayesi, tarih boyunca dilden dile yayılmış ve bazı kültürel miraslarıyla günümüze kadar gelmiş. Peki nedir bu Ashab-ı Kehf olayı?

  Hikayeler, birçok dinde {İslam,Hristiyanlık.Yahudilik-Talmud,Budizim....) ve toplumda farklı anlatılsa da genel hatlarıyla aynı: İçinde bulunduğu toplumdan kaçan ya da kendi toplumuna sırt çeviren 7 kişiden oluşmuş grubun yüzyıllarca uyuması... Yedi Uyurlar hikayesinin temeli Hristiyanlık'a dayanır ve 7 kişinin hikayesinden yola çıkıldığı için 'Yedi Uyurlar' ismini alır. Hikayenin bir başka ayrıntısı da bu kişilerin peşine takılan köpeğin (İslam'daki adı Kıtmir) cennete gittiğidir.


  Eski zamanlar'da bir mağarada yıllarca uyduktan sonra tekrar uyandıkları Kuran-ı kerim'de haber verilen arkadaş grubu hakkında kısa ve özlü bilgiler paylaşa'cam sizlere.


  • 1. Yemliha
  • 2. Mislînâ,
  • 3. Mekselînâ,
  • 4. Mernûş,
  • 5. Debernûş,
  • 6. Şâzenûş,
  • 7. Kefeştatayyûş,
  • 8. Kıtmîr (Köpeklerinin ismidir).

  Ashâb arapça sahip kelimesinin çoğuludur. Sahip kelimesi dost, arkadaş yaren anlamlarına gelmektedir. Ashab ise dostlar, arkadaşlar, yarenler anlamına gelir. Kehf ise dağlarda oyulmuş eve benzer mağaralara demektir. Kurânı Kerim’de Kehf sûresinde geçen << Ashabı Kehf >> “yedi uyuyanlar” kafir bir toplumdan kaçıp dağda bir mağaraya sığınan bir grup mü’mine verilen addır. Lügât anlamı olarak Eshâb-ı Kehf Mağara Dostları, Mağara Arkadaşları, Mağara yârenleri anlamına gelmektedir.


    Ashab-ı kehf kıssasının özünü teşkil eden ve ölümden sonra dirilişin bir misali olan uzun süre mağarada uyuyup yeniden uyanma hadisesi, İslam'ın dışındaki diğer bazı dinlerde ve çeşitli efsanelerde'de yer almaktadır. Hindistan'da bir tek kişinin uzun süre uykuda kalması olayına rastlandığı gibi {Bhagavat Gita, Ramayana...}, Hint kutsal kitaplarından Mahabharata'da yedi kişinin, peşlerinde bir de köpek olduğu halde riyazet için krallığa ve dünyaya yüz çevirdikleri nakledilmektedir.


Ülkemizde Kahraman Maraş-Afşin,İzmir- Selçuk (Efes),Diyarbakır- Lice veMersin-Tarsus'da bulunan mağaralardan en sık ziyaret edileni Tarsus'daki Ashab-ı Kehf olarak biliniyor. Ayrıca Adana'da 'Yedi Kardeşler' adında ziyarete açık bir türbe  mevcut.


ashabı kehf tarihi ile ilgili görsel sonucu          ashabı kehf tarihi ile ilgili görsel sonucu







17 Haziran 2019 Pazartesi

teleskopun icadı

Uzay boşluğunda yer alan gök cisimlerini görmemize yarayan teleskop, birçok çalışmanın temel aracıdır. Gökyüzünü seyretmeye ve keşfetmeye yarayan birçok tipi ile hepimizin ilgisini çeken araçlardan birisidir. Nasıl icat edildiği konusu da fazlaca merak edilmekte ve ilginç bilgiler içermektedir.

        Gökyüzünde bulunan ve gözle görünmeyen gök cisimlerinin görülmesine yarayan teleskoplar
çalışır haliyle ilk kez 1608 yılında Hans Lippershey tarafından bulunmuştur
 Ama teleskop niteliği taşıyan ilk araç, İtalyan asıllı Galileo Galileitarafından icat edilmiştir.
Cisimleri 30 kat daha fazla büyütme özelliği bulunan teleskopların geniş bir kullanım alanı bulunmaktadır
Isaac Newton ise aynaları kullanarak ışığı toplamış, teleskobun daha yüksek performansta
çalışmasına yardımcı olmuştur. Günümüzde ise çok daha teknolojik bir yüksek performanslı
modelleri kullanılmaktadır.


İcat edilen ilk teleskoplarda konveks mercek ile küçük merceklerden oluşmaktadır. 1608 yılında
 ilk çalışmalarını yapan Galilei, bir yıl sonra teleskop tasarımını tamamlamış.
1609 yılında ortaya çıkarmıştır. Bundan birkaç yıl sonra ise Johannes Kepler, teleskopun gelişmesine
 katkıda bulunmuş ve güçlü performans göstereceğine dair bilgiler açıklamıştır.

“ Sevgi teleskoptan bakar, kıskançlık ise mikroskoptan ” – Josh Billings

Teleskop için patent başvurusunda bulunan ilk kişi, Hans Lippershey (veya Lipperhey) adında
    Bir Hollanda gözlük üreticisi idi.1608 yılında, Lippershey nesneleri üç kez büyütebilen bir cihaz icat ettiğini 
 ve bunun patent haklarını alması gerektiğini iddia etti.
 Teleskopu, dışbükey objektif ile hizalanmış içbükey bir merceğe sahipti.

15 Haziran 2019 Cumartesi

Pusulanın icadı hakkında bigi


 Pusula karada, denizde veya havada yön bulmayı sağlayan araçtır. Pusulanın icadından önce, denizciler bulundukları yeri ve gidecekleri yönü, yıldızların konumunu gözlemleyerek buluyorlardı. Geceleri bulutlu havalarda ve gündüzleri ise sahilden uzaklaşmak çok tehlikeliydi. Vikingler, yön bulmak için güneşi ve kordiyerit taşını kullanıyorlardı.

Pusulanın İcadı

Pusulanın icadı, denizcilerin güvenle karadan uzaklaşmasına imkan sağladı, deniz ticaretini arttırdı ve coğrafi keşiflerin hız kazanmasını sağladı.
Pusula, M.Ö. 2. yüzyıl ile MS 1. yüzyılda Çin’de Han Hanedanlığı döneminde icat edildi. Kayıtlara gören hanedanlığın güney valisi olan  sīnán (司南) adlı kişi tarafından icat edildi. İcat edilen bu manyetik pusula, feng shui’nin jeomantik prensiplerine göre bina ve yapılar için uygun yerler bulmak, mücevher veya altın aramakta kullanıldı. M.Ö 11. yüzyılda pusula Song hanedanlığı sırasında yön bulma amacıyla kullanılmaya başladı.

Pusula ve Jeomanyetik hakkında daha eski kayıtlar

Jeomanyetik ile ilgili en eski kayıtlar orta Amerikayı göstermektedir. Guatemala and Meksika civarlarında yaşamış olan Olmekler’e ait milattan önce 1000 ve 1400 yılları arasındaki kalıntılarda jeomanyetiğin kullanıldığı görülmektedir.
Teoriye göre pusula ilk olarak Çinliler tarafından icat edilip, Araplar vasıtasıyla Avrupa medeniyetine ulaşmıştır. 
Avrupada pusulalar 1200 lü yılların başlarında Fransa, İngiltere, İzlanda’da görülmeye başlandı. Tabi bu pusulalar oldukça ilkel bir yapıya sahipti. 1269 yılında modern pusula ile ilgili en önemli gelişmeyi ise Pierre de Maricourt, iğneyi bir mile geçirdikten sonra, bunu bir yanı saydam ve derecelenmiş bir kutunun içine yerleştirerek sağladı.

Pusulanın kullanım alanları

Pusulayı ilk önce denizciler sefere çıktıklarında kullanmaya başladılar. Daha sonra sivil havacılıkla uğraşan kişiler, askerler, madenciler, mimarlar, ormancılar, haritacılar, izciler, dağcılar ve seyyahlar yön belirlemede kullanmaya devam ettiler.

Pusulanın özellikleri

  • Mıknatıs özelliği olan ve dönebilen,  kuzeyi gösteren ucu kırmızı olan bir iğnesi vardır.
  • Pusula iğnesi içi sıvı ile dolu ve dönebilen bir kapsül içindedir. Kapsülün ve sıvı dolu olmasının amacı pusula iğnesindeki titreşimleri azaltarak daha doğru sonuç elde etmeyi sağlamaktır.
  • Kapsül çevresinde sarılı olan cetvel üzerinde 0-360 arasında dereceler işaretlidir.
  • Pusula iğnesinin altında yön oku ve yön okuna paralel olan meridyen çizgileri bulunur ve bunlar kapsül ile birlikte dönerler.
  • Referans çizgisi ve açı değerleri yön oku ve meridyen çizgilerinin bulunduğu düzlemden okunur.
  • Tabanın şeklinin dikdörtgen ve şeffaf olması, döner kapsül altında gidilecek yeri gösteren okun bulunması ve pusulanın kenarının uzun olması kullanım açısından kolaylık sağlar.
  • Çevresindeki hesaplama cetvelinde metrik ve inç olarak işaretlenmiş sınırlı cetvel ile birim çevirmelerine kolaylık sağlayarak kısa mesafe ölçümlerini de kolaylaştırır.
  • Pusula kullanılarak sadece kuzey yönü değil diğer ana yönler ve ara yönler de bulunabilir.

Pusula Çeşitleri

Günümüzde akıllı telefonlarda veya valizlerin üzerinde yer alan pusulaların bir çok çeşidi vardır. Standart plakalı , aynalı, askeri ve prizmatik pusulalar olduğu gibi, Kerteriz, asma, elektromanyetik, dümen, filika, sıvılı, kadranlı, cayroskop ve yavru gibi isimlerle adlandırılan pusulalar da bulunmaktadır.

 pusula resimleri ile ilgili görsel sonucu